Diablo 2

Bazı oyunlar vardır, üzerinden kaç sene geçmiş olursa olsun oyun dünyasında ‘’efsane’’ olarak anılırlar. Hiç şüphesiz Diablo serisi oyun dünyasına adını altın harflerle yazdırmış bir seridir. Diablo II, 2000 yılında Blizzard tarafından yapılmış bir başyapıttır. O yıllarda Diablo oynamış insanlar eminim ki, benim gibi, kalplerinin bir köşesinde hala Diablo serisine yer veriyorlardır.

Diablo II, adından da anlaşılacağı gibi Diablo serisinin 2. Oyunudur. Bir RPG (Rol Yapma Oyunu) olan Diablo II‘de seçebileceğiniz 5 farklı sınıf mevcut. Oyunu isterseniz bir büyücü olarak, isterseniz bir barbar olarak oynayabilirsiniz. Her RPG oyununda olduğu gibi karakterinizi istediğiniz gibi oluşturup o karakterle maceralara dalabilirsiniz.

Oyunda, öldürdüğünüz canavarlardan puan kazanırsınız ve daha sonra bu puanlar ile yetenek ağacınızdaki yetenekleri açarsınız. Oyunda, seviye atlayıp daha güçlü olmak, belki de diğer oyunlardaki gibi bir araç olmaktan çıkıp amaç konumuna geliyor. Zira, oyunda 3 farklı zorluk seviyesi var. Oyunu en kolay seviyede bitirmeden bir üst seviyeyi açamıyorsunuz. Oynadığınız oyunun seviyesi ne kadar yüksekse, o oyunda elde edebileceğiniz eşyaların kalitesi de bir o kadar yüksek. En zor seviyede öldürdüğünüz bir yaratığın verdiği altın daha fazla ve içinden çıkan eşyalar daha güçlü oluyor. Tabi o zorluk seviyesinde o yaratığı öldürmek, diğer seviyelerden çok daha zor.

Oyunda, görevleri tamamlayıp ilerlemeyi amaçlarsınız. Ulaşabileceğiniz en yüksek seviye 99’dur. Oyunun hikayesi muhteşem. Amacınız, Diablo’nun kardeşlerini serbest bırakıp, dünyaya yıkım getirmesini engellemektir. Bu uğurda sürekli görevler yapar ve Diablo’yu yok etmeye çalışırsınız. Oyunun süresi yaklaşık 50 saat civarıdır ve her dakikasında, başından kalkamadan, hayattan kopup oyuna kilitlenirsiniz. Daha önce de söylediğim gibi, oyunun belki de asıl amacı, daha güçlü olmak olduğu için, belki de yüzlerce saatinizi harcayabileceğinizi çok geç fark edersiniz. Tabi ki fark ettiğinizde en ufak bir pişmanlık hissetmezsiniz.

Oyunu bu kadar övdükten sonra, gelelim grafiklerine. Oyun 2 boyutlu bir oyun ve grafikleri kesinlikle kaliteli değil. Tabi ki, 2000 yılında yapılmış bir oyundan bahsediyoruz, o zamanlar bilgisayarlar bile nadir ulaşılabilen ve kısıtlı kabiliyetlere sahip aygıtlardı. Yalnız bütün bunlara rağmen, günümüzde bile teknolojinin bütün imkanları ile yapılan oyunların çok azında o kalite mevcut. Belki grafikler artık çok çok daha iyi, her şey muazzam kalitede, sudaki yansımadan, suyun içindeki balığın solungacına kadar her detay titizlikle yapılıyor ama bütün bunlara rağmen bu efsane oyunun hikayesinin yanına yaklaşabilecek çok az oyun var.

Diablo II, günümüzün bütün imkanlarına rağmen, çıkan yüzlerce oyunun içinde hala bir efsane olarak yerini koruyor. Tabi ki Blizzard oyun sektöründe her zaman önde olmayı başarmış, muazzam bir şirkettir. Fakat bütün bunlara rağmen, 2000 yılında çıkmış olan Diablo II, Blizzard için bile fazla efsunlu bir oyun. Grafikleri bu kadar kötü olan ve içinde bir sürü bug bulunduran bir oyunun, 2015 yılında bile hala insanların kalbini sızlatabilmesinin başka bir açıklaması olabileceğini düşünmüyorum.

Diablo II, eğer bir oyunda aradığınız şey grafik değil de hikayeyse, gözünüzü kırpmadan oynayabileceğiniz bir oyun. Tabi ki bu kararı vermeden onlarca saatinizin bilgisayar başında geçeceğinin uyarısını şimdiden yapayım. Eğer düzenli bir hayatınız ve ciddi sorumluluklarınız varsa böyle muazzam bir oyuna hiç başlamamanız belki de en iyisi. Eğer, oyun oynamayı gerçekten seviyorsanız ve kaliteli oyunlara değer veriyorsanız ve bütün bunlara rağmen hala Diablo II‘yi oynamadıysanız, şimdiden bir kaç haftalık yiyeceğinizi hazırlayıp muhteşem bir yolculuğa çıkmaya hazır olun.