F.E.A.R. 2: Project Origin

F.E.A.R. 2 İLİKLERİNE KADAR KORKU

Korku oyunu sevenlerin merakla takip ettiği F.E.A.R serisinin göz ağrılarından olan F.E.A.R. 2 takipçilerine iliklerine kadar korkuyu garanti ediyor. Oyunun hikayesi oldukça ilgi çekici duruyor. Alma adındaki küçük kızın gördüğü halüsinasyonlarla başlayan olaylar zinciri aslında bunların halüsinasyon değil Alma’nın psişik güçleri olduğunu yani yaşananların gerçeğin ta kendisi olduğunun anlaşılmasıyla devam ediyor. Alma’nın insanları kontrol edebilen psişik güçlerini bir orduyu yönetmek için kullanmak gibi korkunç bir bakış açısı geliştiren bilim adamları, Project Origin adlı bir proje ile bu senaryoyu hayata geçirmeye çalışıyorlar. Zavallı Alma’yı laboratuvarda esir edip büyük acılar çekmesine sebep oluyorlar. Ama “keser döner sap döner gün gelir hesap döner” sözü burada kendini gerçekleştiriyor ve Alma psişik kabiliyetlerini intikam almak için kullanıyor. Serinin ilk oyununu oynayanlar bilir, oyun nükleer patlamayla bitiyordu. İkinci oyun ise nükleer patlamadan bir kaç saat öncesiyle başlıyor. Oldukça yaratıcı.

F.E.A.R. fikri ortaya çıktığı günden bu yana özgün konseptiyle en çok tutulan korku oyunlarından biri oldu. Bizim halüsinasyonlar görmemize sebep olan küçük kız her ne kadar klasik bir şeymiş gibi gözükse de aslında oyun, içeriği ve ilerleyişi bakımından oldukça farklılık gösteriyor. Şöyle ki normal insanlarla başladığınız çatışmalar oyun ilerledikçe metafiziksel bir boyuta dönüşerek göz bebeklerinizin büyümesine sebep oluyor. Gittikçe artan korkunun dozu ve eşliğinde hararetlenen yüksek gerilimli müzik tüylerinizin diken diken olmasına sebep oluyor.

Daha oyun menüsü ilk açıldığında başlayan gerilimli müzik ve arka planda salıncakta sallanan küçük kız çocuğuyla başlayan korku furyası ilerleyen bölümlerde kendini arttırarak devam ediyor. Oyunun en temel özelliklerinden birisi de asla sıkılmıyorsunuz. Çok zengin bir mekan içeriğine sahip olan oyunda mekandan mekana geçen dinamik yapıyla eğlencenin ve maceranın sanal halini yaşıyorsunuz. Oyunun en güzel özelliklerinden biri de “zamanı yavaşlatmak”. Zamanı yavaşlatarak siperlerin arkasından atlayıp ateş ederek bir film sahnesindeymişsiniz hissiyle oyunla bütünleşiyorsunuz.

Hayalet geliyor, ölmenizi istiyor, kimse ondan kaçamaz…

Küçük bir kız çocuğunun ağzından dökülen korkunç bir tekerleme gibi. Sahneyi hatırladınız değil mi? F.E.A.R. 2 ile bu sahneleri bir korku filmindeymişcesine bir bir yaşıyorsunuz. Edindiğimiz tecrübeler oyun hakkında bize şunu öğretti “her zaman her şeye hazırlıklı olun”. Öyle ki her şey güllük gülistanlık ilerlerken “neden bu kadar sakin buralar” cümlesini kurabilirsiniz tabi ki ama o kadar acele etmeyin çünkü ansızın ortaya çıkan bir yaratık sizi sizden alabilir. Hiç ummadığınız anda duyduğunuz ufacık bir sesle arkanıza dönebilir ve kaybolan siluetin korkutuculuğu yetmiyormuş gibi kapıda saplanmış olan bıçağı görüp soğuk terler altında oyunun hakkını verdiğini iliklerinize kadar hissediyor olabilirsiniz. Oyun oynarken özellikle ses sisteminize dikkat edin. Oyun bütünlüğünü sesler sağlıyor. Sesi biraz yüksek tutmakta fayda var. Hatta sesler o kadar bütünleyici ki laf aramızda akşam bu oyunu oynayan bazı arkadaşlarımız korktuğu ve gerildiği için sesi kapatıyorlarmış. Biz değil, arkadaşlarımız.

Korkunç Zeka

Oyunun yapay zekası da oldukça iyi gözüküyor. Oyun çok özgün ve profesyonel bir şekilde ilerliyor. Unutmadan oyunun üç zorluk seçeneği bulunmakta ” Easy, Normal ve Hard”. İlk kez oynuyorsanız tabi ki Easy ile başlamanızda fayda var. Oyunun zorluk seviyesi düşmanı tahrip etmenin zorluğuyla alakalı değil sizin kolay ölüp ölmemenizle alakalı. Bir nevi realistlik seviyesi de diyebilirsiniz. Easy modunda ölmez bir Polat Alemdar gibi ilerlerken Hard modunda nereden geldiğini anlamadığınız bir kurşunla bile gözlerinizi tavana dikip “see you” diyebilirsiniz. Korku ve adrenalin tutkunlarına tavsiyemiz; kesinlikle bu oyunu kaçırmayın.